kutahya

Kütahyanın Kurtuluşu

MİLLİ MÜCADELE, CUMHURİYET DÖNEMİ VE   KÜTAHYA'NIN    DÜŞMAN    ELİNDEN    KURTULUŞU :
Kütahya'nın Milli Mücadele tarihimizde çok önemli bir yeri vardır. Cumhuriyetimizin kurulması için verilen bağımsızlık mücadelesinin en önemli saf­hası ilimiz sınırları içerisinde yaşanmıştır.
I. Dünya Savaşı sonunda itilaf devletleri, Mond­ros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak Ana­dolu'yu işgale başladılar. İşgaller karşısında milleti ve memleketi savaşa sürükleyenler, kendi hayatlarının endişesine düşerek gerekli tedbirleri almamışlar­dı.Ordunun elinden cephanesi alınmış, itilaf devletle­ri türlü vesilelerle yurdun çeşitli bölgelerini işgale baş­lamışlardır. İtilaf donanması İstanbul'da; Fransızlar, Adana'da; İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzi­fon'da; İtalyanlar, Antalya ve Güneybatı Anadolu'da bulunuyorlardı. 15 Mayıs'ta itilaf devletlerinin izni ile Yunan ordusu İzmir'e çıkmıştır. Bu durum karşısında Türk milleti tarih boyunca gösterdiği "millet olma bilin­ci" içerisinde işgallere karşı Kuva-i Milliye hareketini başlatmıştır.
Kütahya'da Milli Mücadele 20 Eylül 1919 günü başlamıştır. Binbaşı İsmail Hakkı, Yüzbaşı İsmet, Yüzbaşı Süleyman ve Mülazım Tahsin Beyler Kütah­ya'ya gelerek Kuva-i Milliye Teşkilatını kurmuşlardır. Teşkilatın başına Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Nüzhet Bey seçilmiştir. İsmail Hakkı Bey Komutasın­da oluşturulan 350 kişilik bir müfrezenin İngilizleri Kü­tahya'dan çekilmek zorunda bırakması Kütahya'da Milli Mücadelenin ilk başarısıdır.
Kütahya'da, Milli Alayı kurmayı başaran (Prişti-neli) İsmail Hakkı Bey, Batı Cephesi Komutanı Ali Fu­at (Cebesoy) Paşa tarafından Kütahya Milil Alayı Ku­mandanlığıma atanmıştır. İsmail Hakkı Bey Pozantı Kongresi'nden dönmekte olan Mustafa Kemal Paşa'ya Afyon'da bulunduğu sırada telgraf çekerek Kütahya'ya "Milli Alayı" denetlemesi için davet etmiş­tir.
6 Ağustos 1920 tarihinde Kütahya'ya gelen Mus­tafa Kemal Atatürk, Milli Alayı denetlemiş ve Kütah­ya'dan ayrılırken Kütahya Mutasarrıfı Sait Bey'e ken­di el yazısıyla takdirname vermiştir.

Kütahya Milli Alayı, Milli Mücadele yıllarında önemli görevler üstlenmiş, işgal yıllarında büyük ya­rarlılıklar göstermiştir. 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin antlaşmayı tanımadığını ilan etmesi üzeri­ne işgal hızlanmış, Yunanlılar 13 Temmuz'da Altın­taş'a, 14 Temmuz'da Tavşanlı'ya, 17 Temmuz'da Emet, Simav ve Kütahya'ya 3 Eylülde Simav'a, 5 Ey­lülde Gediz'e girmişlerdir. 28 Temmuz 1921'de Kü­tahya'ya gelen Yunan Kralı Konstantin Savaş Konse­yini burada toplayıp Ankara üzerine yürüme kararı çı­kartmıştır.
Yunan Ordusunun bu ilerleyişi karşısında Türk Ordusu, Sakarya'da Başkomutan Mustafa Kemal ko­mutasında dünya savaş tarihinde örneği görülmeyen bir taktikle büyük bir zafer kazanmıştır.
Sakarya'da durdurulan düşman ordusunu tama­men yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazır­lık döneminden sonra 26 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal Büyük Taarruzu başlat­tı. Bu çarpışmalar sırasında Türk askeri, tarihimizin her döneminde görülen kahramanlık ve fedakarlıkla­rına yenilerini ekledi. 57. Tümen Komutanı Albay Re­şat (Çiğiltepe) Bey'in Çiğiltepe'nin alınmasının yarım
saat gecikmesi üzerine görevini yerine getirememe­nin üzüntüsü ile kendisini vurması, bu anlayışa örnek teşkil eder. Zaferden sonra buraya Albay Reşat Çiğil­tepe Anıtı yapılarak anısı ölümsüzleştirilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruzu bizzat cephede idare ederek üstün askerlik vasıflarını gös­termiş ve her zaman askerinin yanında Türk ordusu­na büyük moral ve destek olmuştur.
30 Ağustos günü Başkomutan Mustafa Kemal'in Zafertepe'den bizzat yönettiği meydan muharebesin­de Allıören, Keçiler, Kızıltaş Deresi yolunun iki yanın­da Yunan birlikleri tamamen sarılmış ve imha edilmiş­lerdir. Kızıltaş Deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri ve General Trikopis, General Di-yenis ve bir çok Yunan komutanı kaçmışlardır.
Başkomutan Mustafa Kemal, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa Çalköy'de yıkık bir evin avlusun­da kırık bir kağnı arabasının üzerinde durum değer­lendirmesi yaparak Yunanlıların yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve Yunanlıları mağlup etmek için İzmir'e girmek görüşüne varmışlardır. Mustafa Kemal burada Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bir bildiri yayınlamıştır.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonka-rahisar-Dumlupınar büyük meydan muharebesinde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılma­yacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakarlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu gele­ceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki ba­şarı ve fedakarlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracı­lık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli ola­rak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başku­mandanlığa öneride bulunulmasını, Cephe kuman­danlığına büyürdüm: Bütün arkadaşlarımın, Anado-
lu'da daha başka meydan muharebeleri de verilece­ğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herke­sin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kulla­narak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim. Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz'dir, İleri!"
Böylece Kütahya 30 Ağustos Zaferi ile düşman işgalinden kurtarılmış, bunu 1 Eylülde Gediz, 3 Ey-lül'de Emet ve Tavşanlı'nın kurtuluşları izlemiştir.
9 Eylülde İzmir'de Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu Mustafa Kemal'in emrini büyük bir başarı ile yerine getirmiştir.

29.10.2008 09:57:47 Tarihinden Buyana 6284 ziyaretçi (9552 klik) kişi burdaydı!
Desing By Gkhn
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol